Zirai Mücadele
Bordo Bulamacı Niçin Yapılır?
Bordo bulamacı; yumuşak çekirdekli meyve ağaçlarında, karaleke ve ateş yanıklığı hastalığına, sert çekirdekli meyve ağaçlarında bakteriyel kansere, yaprak delen ve dal yanıklığı hastalığına, eriklerde cep hastalığı, şeftalide yaprak kıvırcıklığı gibi birçok hastalığa karşı kullanılabilen bir tarım ilacıdır.
Özellikle sonbahar (yaprakların 3/4′ü yada tamamı döküldüğünde %2 dozda) ve ilkbaharda (gözler uyanmadan 1 hafta önce %1 dozda) meyve ağaçlarına bordo bulamacı uygulandığında ertesi yıl çıkabilecek potansiyel olarak bulunan pek çok hastalığa karşı etkili ve ekonomik bir mücadele ilacı olmaktadır. Sonbahar ve ilkbaharda bordo bulamacı kullanmadan bazı bakteriyel hastalıklarda mücadele tam başarıya ulaşmak mümkün değildir.
Bordo Bulamacı Hazırlarken ve Kullanırken Nelere Dikkat Edilmelidir?
- Yapraklı dönemde bordo bulamacı yapılmamalıdır.
- Bordo Bulamacı hazırlanırken daima kireçli suyun üzerine göztaşı eritilmiş su ilave edilir. Yoksa ilacın yapısı bozulur ve karışım olmaz.
- Hazırlanan karışım kullanılmadan önce bir tülbent yardımıyla süzülerek ilaçlama aletini tıkaması engellenmelidir.
- Sönmemiş kireç kullanıyorsak eritildikten sonra muhakkak süzülmelidir. Eğer erimeyen taş, toprak kalmışsa kalan miktar kadar kireç tartılıp tekrar eritilmelidir.
- Bordo Bulamacı hiçbir ilaçla karıştırılıp atılmaz.
- Bordo Bulamacı atıldıktan sonra ilaçlama aleti mutlaka temizlenmelidir.
Hazırladığım Bordo Bulamacının Olup Olmadığını Nasıl Anlayabilirim?
Bordo Bulamacı kullanıma hazır halde ilaç bayilerinde bulunabileceği gibi bakır sülfat(göztaşı) ve kireç ile hazırlanıp kullanılması da mümkündür. Yapılan Bordo Bulamacının olup olmadığını kontrol etmek için bir passız çivi bulamaca batırılır, 5 dakika bekletilir. Çiviye bakılır, çivinin renginde bir değişiklik yoksa Bordo Bulamacı olmuş, kullanıma hazır demektir. Şayet çivide hafif kızarma olursa karışım olmamıştır, bir miktar daha kireç ilave edilmelidir.
Kaynak: ALASAĞ FİDANCILIK
Uygulayıcıya ve çevreye olan risk potansiyelini en düşük seviyeye indirerek ilaç kullanımında maksimum etkinlik elde etmek için yeni yöntemler ve ekipmanlar geliştirmek amacıyla üniversitelerde, araştırma merkezlerinde ve sanayide oldukça fazla sayıda araştırma yapılmış olup bu çalışmalar halen devam etmektedir.
Son gelişmelerle; sürüklenme yoluyla oluşan ilaç kayıplarını azaltarak püskürtülen ilaç damlalarının hedefte toplanma etkinliğini artırmak, bitki kanopisi içerisine ilaç penetrasyonunu artırmak, yaprak alt yüzeylerinde toplanan kalıntı miktarını artırmak, hedef olmayan alanlara ilaç püskürtülmesini önleyerek ilaç tüketimini azaltmak ve böylece ilaçlama maliyetini düşürmek gibi hedeflere ulaşmak için mevcut ekipmanlarda bazı değişiklikler yapılması ya da bazı yeni sistemlerin kullanıma sunulması amaçlanmıştır. Bu gelişmelerden bazıları; yeni tip memeler (düşük sürüklenme sağlayan memeler, pnömatik memeler, döner diskli memeler, CP memeler, çift yarıklı ve yana hüzmeli memeler, çok başlıklı memeler), yardımcı hava akımlı ilaçlama tekniği, elektrostatik yükleme tekniği, püskürtme çubuğu koruyucu düzenleri, bağ-bahçe ilaçlamaları için yeni pülverizatör tipleri (tünel pülverizatörleri, pnömatik pülverizatörler), bitki kanopisini algılayarak püskürtme yapan sistemler, değişken oranlı herbisit uygulama teknolojisi, pülverizatör geçiş yerlerinin GPS ile belirlenmesi, doğrudan enjeksiyon sistemi, ürün eğici sistem ve püskürtme borusu dengeleme sistemleri şeklinde sıralanabilir.
2Tarım ve Köyişleri Bakanlığı Zirai Mücadele Merkez Araştırma Enstitüsü, ANKARA
Hastalık, zararlı ve yabancı otların neden olduğu ürün kayıplarının önlenmesinde tarım ilaçları çok önemli bir yere sahiptir. Ancak kimyasal mücadelede kullanılan ilaçların insan sağlığı, çevre ve doğal dengeyi olumsuz yönde etkilemesi ve artan üretim maliyetleri nedeniyle tarımsal ilaçlar hassas, dikkatli ve en az ilaç kaybına neden olacak şekilde uygulanmalıdır (Dursun, 2000).
Ancak, ilaç uygulamalarında amaca uygun olmayan ekipman kullanımı, kullanılan ilaçlama ekipmanının yanlış kalibrasyonu ve buna bağlı olarak birim alana atılan ilaç miktarının gereğinden çok veya az olması, yanlış ilaç seçimi, ilaçlamanın uygun zamanda yapılmaması ve ilacı uygulayan kişinin bilgisizliği gibi etkenler ilaç uygulama etkinliğinin azalmasına, ilaçlama maliyetinin artmasına ve çevre kirliliğine neden olmaktadır.
İlaç uygulamaları karmaşık bir işlemdir ve ürün üretimindeki diğer çoğu işlemden daha fazla deneyim, yönetim ve duyarlılık gerektirir. İlaç uygulaması, pülverizatör deposundaki sıvı ilacın tekdüze (homojen) karıştırılması, ekipmandan hedef yüzeye etkin taşınması, hedef yüzey üzerinde tutunması ve son olarak ilaç aktif maddesinin böcek ya da bitkiye penetrasyonu gibi bir çok kritik aşamayı içermektedir (Ozkan ve Fox, 1998).
Yapılan araştırmalar, püskürtülen ilacın yalnızca küçük bir kısmının hedefe ulaştığını ve önemli bir kısmının ise asla hedefe ulaşamadığını göstermektedir. Herrington ve ark. (1981) tarafından yapılan bir çalışmanın sonuçlarına göre, çalı tipi ağaçlarda yeni yapraklanma döneminde püskürtülen ilacın % 9-22’sinin hedef yüzeylerde tutulduğunu, gelişmenin tamamlandığı tam yapraklanma döneminde ise % 22-37’ lik kısmının hedef yüzeylerde toplandığını vurgulamışlardır. Fox (1998) ise tam vejetasyon döneminde uygulanan ilacın sadece % 55’inin kanopi üzerine yerleştiğini, % 25’inin toprağa aktığını, % 20’lik kısmının hava ile hedef dışına taşındığını bildirmiştir. Bu sonuçlar, püskürtülen ilacın yaklaşık % 50-80’lik kısmının hedef yüzeylere ulaşamadığını, ya sürüklenme yoluyla hedef dışına taşındığını ya da aynı alan içerisindeki toprak yüzeyine ulaştığını göstermektedir. İlaç sürüklenmesi (drift) problemi ciddi bir sağlık ve güvenlik problemidir. Çünkü ilaç sürüklenmesinin azaltılması yalnızca uygulama etkinliğini iyileştirmekle kalmaz, aynı zamanda çevre kirliliğini ve ilaç uygulama maliyetlerini azaltmaktadır.
Uygulayıcıya ve çevreye olan risk potansiyelini en düşük seviyeye indirerek ilaç kullanımında maksimum etkinlik elde etmek için yeni yöntemler ve ekipmanlar geliştirmek amacıyla üniversitelerde, araştırma merkezlerinde ve sanayide oldukça fazla sayıda araştırma yapılmış olup bu çalışmalar halen devam etmektedir. Tarımsal savaşım ve mekanizasyonunda yeni yaklaşımlar konulu bu makale kapsamında, ilaç
sürüklenmesinin azaltılması ve uygulama etkinliğinin iyileştirilmesine yönelik olarak pestisit uygulama teknolojilerindeki önemli gelişmeler verilmektedir.
İlaç sürüklenmesi, çoğunlukla ilaçlama sırasında ilaç damlacıklarının hedef bölgeden uzağa doğru fiziksel hareketiyle ilişkilidir. Airborn drift olarak adlandırılan bu tip sürüklenme, ilaç uygulama yöntemleri ve makinalarıyla ilgili faktörlerden kaynaklanmaktadır. Küçük ilaç damlacıkları, hedef yüzeyler üzerine yerleşmeden önce binlerce metre uzağa hareket edebilirler. Hava içerisindeki çok küçük damlacıklar ise atmosfer içinde buharlaşabilir ve kilometrelerce uzağa taşınabilirler. İlaç sürüklenmesi, bazen ilaçlama yapıldıktan sonra hedef yüzeye yerleşen ilaç damlacıklarının buharlaşmasıyla (vapor drift) oluşabilir. Buharlaşma yoluyla oluşan sürüklenme, genellikle pestisitlerin buharlaşma özelliğiyle ilişkilidir. (Ozkan, 1998).
İlaç sürüklenmesinde önemli rol oynayan faktörler aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir: uygulama sırasındaki hava koşulları (rüzgar hızı ve doğrultusu, hava sıcaklığı, nisbi nem ve sıcaklık, atmosferik kararlılık ve ters hava akımları), damla çapı ve spektrumu, pestisit formülasyonunun buharlaşma ve viskozite gibi karakteristik özellikleri, meme yüksekliği, operatörün bilgi ve becerisi’dir (Dursun, 1998).
Rüzgar hızı ilaç sürüklenmesini etkileyen en önemli faktördür. Rüzgar hızı arttıkça hedef alanın dışına taşınan pestisit miktarı ve bu pestisitlerin hareket mesafeleri artmaktadır.değişmektedir. Bir damlacık hava içerisinde düşerken, suyun yüzey molekülleri buharlaşır. Bu buharlaşma damlacığın büyüklüğünü ve kütlesini azaltır ve uygulama bölgesinden daha uzağa sürüklenmesine neden olur. Düşük nisbi nem ve/veya yüksek sıcaklık koşulları ilaç damlacıklarının daha hızlı buharlaşmasına ve daha yüksek sürüklenmeye neden olur (Johnstone, 1978). Kararlı olmayan atmosfer koşulları da sürüklenmeyi artırmaktadır.Rüzgar hızı ve doğrultusundan sonra sürüklenmeyi etkileyen en önemli faktör ilaç damlacık büyüklüğüdür. Küçük damlacıklar hava içerisinde yavaşça düşer ve hava hareketi ile daha uzağa taşınırlar. Tarla pülverizatörleriyle yapılan uygulamalarda, 100 μm’ den daha küçük damlaların sürüklenme ile hedef alanın dışına çıktığını, 50 μm’ den daha küçük çaplı damlaların ise hedefe ulaşmadan önce tamamen buharlaşmaktadır (Zhu ve ark., 1994). Damlacık büyüklüğü yanında damla spektrumu yani damla çap dağılımı da sürüklenmeye etkilidir. Bazı pestisit formülasyonlarının buharlaşma özelliği çok fazladır. Bu tip formülasyonlarla yapılan ilaçlamalarda, oluşturulan damlacıkların çapları buharlaşma nedeniyle hızla küçülmekte ve sürüklenmeye elverişli hale gelmektedirler. Memenin yerden yüksekliği arttıkça, genellikle rüzgar hızı da artar. Ayrıca meme yüksekliğinin artmasıyla damlaların hedefe ulaşma mesafeleri de artmakta ve böylece rüzgarın sürükleme etkisine daha uzun süre maruz kalmaktadır. Operatörler uygulama koşullarına göre hem ekipman hem de atmosferik koşullara ilişkin kararları doğru vermek suretiyle hemen hemen her koşulda ilaç sürüklenmesini en düşük seviyeye indirebilirler (Dursun, 1998).
Klasik tip memelerle çalışmada, sürüklenmeyi azaltmak için damla büyüklüğünü artırmak genel bir stratejidir. Genellikle bu durum ilaç uygulama hacminin artırılması ve/veya basıncın azaltılmasıyla sağlanmaktadır. Ancak bazı kimyasallarla yüksek etkinlik sağlanabilmesi için iyi bir kaplamaya gereksinim duyulmakta olup büyük çaplı damlalar bu amaca uygun değildir. Bu soruna çözüm bulmak amacıyla son yıllarda geliştirilen pnömatik memelerde, meme verdisinden bağımsız olarak yalnızca hava basıncı veya hem hava hem de sıvı basıncı değiştirilerek damla büyüklüğü değiştirilebilmektedir. Rüzgarlı koşullarda ilaç
sürüklenmesini azaltmak için büyük damlalar, hedefin tamamen kaplanması gerekli olduğunda ise küçük damlalar oluşturulabilmektedir. Son yıllarda AirJet ve Shear Guard Plus olarak adlandırılan iki ayrı tip pnömatik meme bulunmaktadır (Şekil 2).
AirJet memede, sıvının damlacıklar şeklinde parçalanması için hava ile sıvı meme içerisinde karıştırılmaktadır. Bir ayar ünitesi, basınç arttıkça memeye giren sıvı miktarını azaltmaktadır. Sıvıyı damlacıklar halinde parçalamak için 4 m3/s’lik hava debisine sahip bir komprosör kullanılmaktadır. Püskürtme çubuğu üzerindeki memeler arasındaki mesafe 50 cm’dir. Shear Guard Plus memesi, püskürtme çubuğu üzerine 20 cm aralıklarla bağlanmaktadır. Bir fan tarafından sağlanan hava akımı 24 mm çaplı içi boş bir fiberglas çubuk ile püskürtme çubuğu üzerindeki memelere verilmektedir. Hava, hem memenin merkezindeki bir kanaldan, hem de meme merkezinin her iki yanında bulunan iki dar kanaldan geçmektedir. Yan kanallardan gelen hava, sıvının çıktığı noktada meme merkezindeki havaya doğru yönlendirilmekte olup temel fonksiyonu, standart yelpaze huzmeli memelerin dağılım paternine benzer bir püskürtme paterni elde etmektir. Sıvı, meme merkezindeki hava akımının içine verilmektedir. Hava ve sıvı karşılaştığında, sıvı damlalar halinde parçalanmaktadır. Meme içerisine verilen sıvı miktarını değiştirmek için bir meme plakası kullanılmaktadır. Bu meme ile çalışmada, operatör hava hızını ayarlayabilir ve pülverizatörün ilerleme hızından bağımsız olarak damla büyüklüğünü değiştirebilir. Damla büyüklüğü ise 100-500 μm arasındadır (Ozkan ve Fox, 1998).
Yana hüzmeli memeler, yana doğru tek ya da çift taraflı yelpaze hüzme veren yarıklı memelerdir. Bu memelerden iki adet kullanılarak kontak etkili herbisitler veya sıvı gübreler bitki kök bölgelerine doğru bant şeklinde uygulanabilmektedir. Çift taraflı hüzme veren tipler ise yaprak altında geniş bant ilaçlamaları için uygun olup huzme açıları 150 o’dir (Çilingir ve Dursun, 2002).
• İlaç damlaları üzerine etkili olan yerçekimi kuvvetine ek olarak bir elektriksel kuvvet uygulandığı için, bitkiler üzerinde daha fazla ilaç toplanmaktadır.
• Damlalar üzerine etkili olan bu ek elektriksel kuvvet, rüzgarın sürüklenme etkisini azaltmada yardımcı olmaktadır. Bu durum, hem ilaç kayıplarının hem de çevre kirliliğinin azalmasına olanak vermektedir.
• Aynı elektriksel yükle yüklenmiş damlaların doğal olarak birbirlerini itmesi nedeniyle bitki yüzeyleri üzerinde daha düzgün bir ilaç dağılımı elde edilir.
• Elektiriksel bir yükle yüklenmiş damlalar, elektriksel alan çizgilerine bağlı olarak değişik yörüngeler izledikleri için yaprak altlarının da yeterli miktarda ilaç alması sağlanmaktadır.
Elektrostatik yüklemenin yukarıda belirtilen yararlarına karşın ilk maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle, Avrupa ve Amerika’daki kullanıcılar tarafından yaygın bir kabul görmemiştir. Buna karşın, çevresel kirlenme endişesi ve pestisit tüketiminin azaltılmasına yönelik baskılar elektrostatik ilaçlama tekniğinin daha yaygın kullanılmasını zorlamaktadır.
Yaprak üzerinde eşit olmayan ilaç dağılımı, konvansiyonel bir pülverizatörden püskürtülen ilaç ve hava akımı yönünün kontrolündeki güçlükle yakından ilgilidir. Bitki geometrisi ve ilaç dağılımının birbirine uyumu önemlidir.
Bağ ilaçlamasında son yıllardaki eğilimler, kayıpları azaltmak ve kalıntıyı iyileştirmek için, konvansiyonel olmayan pülverizatörlerin kullanılması yönündedir. Yapılan çalışmaların çoğu, bitki ile ilacın karşılaşması için, pülverizatör hava çıkışlarının ayarlanması üzerine odaklanmıştır. Bu amaçla ilk adımda, ayarlanabilir akışlı aksiyal fanlar kullanılmıştır.
Fanın ürettiği hava hızı ile çıkış kanalı aralığının mesafesi arasında ters orantı vardır. Böylece ilaçlanacak bitkinin gelişme evresine bağlı olarak uygun hava hızı ayarlanabilmektedir. Örneğin, çiçeklenme evresinde bitkiye zarar vermeyecek değerde hava hızına ihtiyaç olduğundan kanal aralığı artırılırken, tam gelişim evrelerinde yaprakların her iki yüzeyinde de iyi bir kaplanma elde etmek için yüksek hava hızı tercih edilmekte olup kanal aralığı azaltılmaktadır. Ayrıca, pülverizatör üzerindeki aksiyal fanın hava kanalları içerisine, açıları ayarlanabilen yönlendiriciler gönderilebilmektedir (Erman, 2002).
Uygulama tekniği, iyi bir biyolojik etkinlik için anahtar rolü oynamaktadır. Araştırma sonuçları; kanopi içerisindeki kalıntı miktarı, kaplanma ve tekdüze dağılım açısından tünel pülverizatörlerin konvansiyonel pülverizatörlere göre daha iyi bir performans gösterdiğini ortaya koymuştur. Ancak biyolojik etkinlik araştırmalarında elde edilen sonuçlar çok açık değildir. Yine de bu pülverizatörlerin en azından konvansiyonel pülverizatörlerle aynı seviyede hastalık ya da zararlı kontrolü sağlayabildiği görülmektedir (Hollownicki ve ark., 1996).
Sonuç olarak tünel tipi pülverizatörlerin en önemli avantajı, hedef dışına ilaç sürüklenmesini engelleyerek hem çevre kirliliğini azaltması hem de ilaç tüketimi açısından tasarruf sağlamasıdır. Bu teknik, rüzgarlı koşullarda uygulamaya da izin vermektedir. Ayrıca operatör daha az ilaca maruz kalmakta ve böylece güvenlik artmaktadır. Ne var ki, kanopi boyutları ve sıra aralıkları, bu pülverizatörlerin kullanımında önemli bir sorun olabilmektedir. Ancak bitki çeşidi ve bahçe tesisindeki yeni gelişmele,r tünel pülverizatörlerinin kullanılma potansiyelini artırmaktadır.
Hedefin belirlenmesi için gelişmiş birçok teknik kullanılmaktadır. Bunlardan bazıları; lazer taraması, ultrasonik sensörler ve spektral sistemlerdir. Lazer tekniği (LIDAR-ışık algılama ve ağaç aralık tarama sistemi), ağaç kanopisini ölçülendirebilmektedir. Bu sayede uygulanacak dozun ayarlanması da mümkün olmaktadır. Ancak bu tekniklerin çok pahalı olması günümüzde ticari olarak kullanımlarını sınırlamaktadır.
Ultrasonic sensörler, vejetasyonun olup olmadığını belirleyebilmektedir. Ancak sensörlerin tarama alanı geniş olduğundan küçük boşlukları tanımlamaları mümkün olmamaktadır ( Balsari ve Tamagnone, 1998).
Optik yansıma prensibine göre çalışan spektral sistemler, hem hedefi hem de hedef karakteristiklerini ve vejetasyon tipini belirleyebilmektedir. Sensör tarafından emilen ışın demetleri çok dar olduğu için küçük boşlukları bile tespit edebilmektedir (Doruchowski ve ark., 1998).
Şekil 11’ de verilen sistemde, pülverizatörün ön kısmına yerleştirilen ultrasonik sensörler ile ağaç yüksekliği ve ağaçlar arası mesafe algılanmakta ve bu duyargalardan elde edilen çıktılara göre pülverizatörün arka kısmına yerleştirilmiş olan püskürtme memeleri açılıp kapatılmaktadır. Memeler ağaç yüksekliği, ağaçlar arası mesafe ve pülverizatörün hızına göre sistemdeki bilgisayar tarafından kontrol edilmektedir. Araştırma sonuçlarına göre, sistem başarıyla kullanılabilir özellikte olup uygulanan pestisit miktarında % 10 – 35 oranında azalma görülmüştür (Balsari ve Tamagnone, 1997).
Yükseltgeç ile yükseltilen elektriksel diyot çıktı gerilimi analogdan dijitale dönüştürülmekte ve mikro işlemci tarafından okunmaktadır. Mikro işlemci, elde edilen sinyale göre yabancı ot bulunup bulunmadığına karar verir ve yabancı ot olduğuna karar verdiği durumda bir selenoid valfe elektrik sinyali göndererek valfin açılmasını ve ilaç püskürtülmesini sağlar. Bu sistemde, her meme bir yabancı ot algılama sistemi ve bir açma / kapama valfi ile donatılmıştır. Yapılan denemeler sonucunda; alışılagelmiş ilaçlamaya kıyasla ilaçlanan alan miktarında % 90 oranında bir azalma sağlandığı, yabancı otların % 95 etkisiz hale getirildiği gözlenmiştir (Felton ve ark., 1991).
tüketimine, ya da iki ilaçlama şeridi arasında ilaçlanmayan alanlar nedeniyle yetersiz kontrol sağlanmaktadır. Günümüzde, pülverizatörün bir geçişi sırasında ilaçlanan alanın tanımlanması için köpük memeleri ve mekanik tip işaretleme sistemleri (Marking Systems) kullanılmaktadır. Son zamanlarda ise bu görev GPS veya FM radyo sinyalleri kullanılarak yapılabilmektedir. Bu sistemlerde, tarlanın çevresinde bir ilk geçiş yapılır. Sonra GPS yardımıyla tarlanın bir köşesinde pülverizatörün konumu kaydedilir. Kontrol birimine pülverizatörün iş genişliği girildikten sonra tarlanın uzunluğu boyunca bir geçiş yapılır. Bu ilk geçiş asıl ilaçlama şeridini oluşturmaktadır. Pülverizatör ikinci geçiş için döndüğünde, kontrol panelindeki bir seri ışıklardan oluşan ışık göstergesi, pülverizatörün asıl ilaçlama şeridinin merkezine göre nerede olduğunu göstermektedir (Ozkan ve Fox, 1998).
İlaç sürüklenmesini azaltan ve ilaç uygulama etkinliğini artıran yeni teknolojiler olarak yukarıda sunulanların hemen hiçbirisi ülkemizde kullanılmamaktadır. Ülkemizde imal edilen ve çiftçiler tarafından kullanılan ilaçlama ekipmanlarının hepsi konvansiyonel tiplerdir. Bazı yerli üretici firmalar tarafından özellikle son yıllarda üretilen pülverizatörlerde kalite açısından önemli iyileşmeler sağlanmış olmasına karşın, yeni teknolojiler açısından oldukça yetersizdirler. Bu nedenle ilaçlama makinası üreten yerli firmaların, ülkemiz çiftçilerinin satın alma güçlerini de göz önünde bulundurarak yeni teknolojilere ve tasarımlara sahip makinalar üretmelidirler.
Balsari, P. and M. Tamagnone, 1998. An Ultrasonic Airblast Sprayer. Abstracts of the International Conference on Agricultural Engineering, Oslo, Paper No.98-A-017:585-586.
Beasley, E.O., R.P. Rohrbach, C.M. Mainland, and J.R. Meyer, 1983. Saturation Spraying of Blueberries with Partial Spray Recovery. Trans. ASAE 26(3), 732-736.
Cooke, B.K., E.C. Hislop, P.J. Herrington, N.M. Western, and F. Humpherson-Jones, 1990. Air-Assisted Spraying of Arable Crops in Relation to Deposition, Drift and Pesticide Performance. Crop Protection, 9 (4): 303-311.
Çilingir, İ. ve E.Dursun, 2002. Bitki Koruma Makinaları. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın No:1531, Ders Kitabı:484, 248 s., Ankara.
Derksen, R.C., H.E.Ozkan, R.D.Fox and R.D. Brazee, 1997. Effectiveness of Turbodrop and Turbo TeeJet Nozzles in Drift Reduction. ASAE Paper No. 971070, ASAE, 2950, Niles Road, St. Joseph, MI 49085.
Doruchowski, G., P. Jaeken and R. Hollownicki, 1998. Target Detection as Tool of Selective Spray Selection on Trees and Weeds in Orchards. SPIE Conference on Precision Agriculture and Biological Quality, Boston, November. Proc. SPIE 3543, 290-301.
Dursun, E.,1994. Tarla Pülverizatörlerinde İlaçlama Özelliklerinin İyileştirilmesi Olanakları. Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tarım Makinaları Anabilim Dalı Doktora Tezi, 148 s., Ankara.
Dursun, E.,1998. Tarımsal İlaç Uygulamalarında Sürüklenmeyle Meydana Gelen İlaç Kayıpları ve Sürüklenmeye Etkili Faktörler. Tarımsal Mekanizasyon 18. Ulusal Kongresi, Tekirdağ.
Dursun, E., 2000. Meme Aşınmasının Pülverizasyon Karakteristiklerine Etkileri. Ekin Dergisi Yıl : 6, Sayı 21.
Dursun, E., 2002. İlaç Sürüklenmesinin Azaltılmasına Yönelik Uygulama Yöntemlerindeki Gelişmeler. Ekin Dergisi Yıl : 4, Sayı 12, s.51-55.
Erman, A. 2002. Bağlarda ilaç uygulamaları. A.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Semineri (yayınlanmamış), Ankara.
Felton, W.L., A.F. Doss, P.G. Nash, and K.R. McCloy, 1991. A Microprocessor Based Controlled Technology to Selectively Spot Spray Weeds. Automated
Agriculture for the 21st Century Proceedings of the 1991 Symposium, 16 – 17 December, Chicago, Illinois. St. Joseph American Society of Agricultural Engineers, s. 427 – 432.
Fox, R.D. 1998. Air-blast/ Air-Assisted Application Equipment and Drift. In Proceedings of the North American Conference on Pesticide Spray and Drift Management, 108-129, Portland, Maine, Orono.
Göchlich, H. ve O. Westphal, 1991. Zur Verminderung von Pflanzenschutzmittelverlusten. Landtechnik, 3/91: 113-116.
Hadar, E., 1991. Development Criteria for an Air-Assisted Ground Crop Sprayer. In: Air-Assisted Spraying in Crop Protection. BCPC Monograph 46, (Ed. By A. Lavers, P. Herrington and E.S.E. Southcombe), pp. 23-27, BCPC, Farnham, UK.
Heilsbronn, R.R. and P.G. Andersen, 1991. Ein Beitrag zur Umweltgerechten Applikation von Pflanzenschutzmitteln. Landtechnik, 3/91: 116-119, Düsseldorf, Deutschland.
Herrington, P.J., H.R.Mapother, and A.Stringer, 1981. Spray Retention and Distribution on Apple Trees. Pesticide Science, 12 :515-520.
Hislop, E.C., N.M.Western, and R.Butler, 1995. Experimental Air-Assisted Spraying of Maturing Cereal Crop under Controlled Conditions. Crop Protection, 14 (1): 19-26.
Hollownicki, R., Goszczynski, W., G. Doruchowski, and N.Nowacka, 1996. Comparison of Apple Scab Control with Traditional and Tunnel Sprayers at Full and Reduced Chemical Rates. Proceedings the International Conference on Integrated Fruit Production, IOBC wprs Bull. 19(4), 385-386.
Huijsmans, J.F.M., H.A.J. Porskamp and B.Heijne, 1993. Orchard Tunnel Sprayers with Reduced Emission to the Enviroment. Proceedings of the Second International Symposium on Pesticides Application Techniques, ANPP Ann. ½, 297-304.
Hussain, M.D. and S. Kleisinger, 1992. Electrostatic Charging of Spray Liquids Produced from Flat Fan Hydraulic Nozzles. Agricultural Engineering Journal, 1(2): 59-69.
Johnstone, D.R., 1978. Statistical Description of Spray Drop Size For Controlled Drop Application. Symposium on Controlled Drop Application, p. 36-42.
Law, S.E., 1978. Embedded-Electrode Electrostatic Induction Spray Charging Nozzle: Theoretical and Engineering Design. Transactions of the ASAE, 21(5): 1096-1104
Law, S. E. and M. D. Lane, 1982. Electrostatic Deposition of Pesticide Sprays onto Ionizing Targets: Charge – and – Mass – Transfer Analysis. IEEE Transactions of Industry Applications, IA – 18 (6): 673 – 679.
Legg, B.J. and P.C.H. Miller, 1989. Crop Spraying Developments. Outlook on Agriculture, 18(1): 18-23, UK.
Marchant, J.A., Dix, A.J. ve Wilson, J.M., 1985. Electrostatic Charging of Spray Produced by Hydraulic Nozzles. J. Agric. Engng. Res,31: 329-344.
May, M.J., 1991. Early Studies on Spray Drift, Deposit Manipulation and Weed Control in Sugar Beet with Air-Assisted Boom Sprayers. In: Air-Assisted Spraying in Crop Protection. BCPC Monograph 46, (Ed. By A. Lavers, P. Herrington and E.S.E. Southcombe), pp. 89-97, BCPC, Farnham, UK.
Matthews, G.A., 1992. Pesticide Application Methods. 2. Edition, Longman, New York, 405 p.
Miller, P.C.H. and B.Jeffery, 1989. Research to İmprove Spray Application Methods. Research Rewied, BSRAE, England.
Nation, H.J., 1980. The Performance and Stability of Spray Booms. Symposium on Spraying Systems, p.145-153.
Ozkan, H.E.,1995. Herbicide Formulations, Adjuvants and Spray Drift Management. In: Handbook on Weed Management Systems, Chapter 7, Ed: A.E. Smith, Marcel Dekker Inc., pp. 217-244, USA
Ozkan, H.E, A. Miralles, C. Sinfort, H. Zhu, and R.D. Fox, 1997. Shields to Reduce Spray Drift. J. Agric. Engng. Res, 67: 311-322.
Ozkan, H.E. 1998. New Nozzles for Spray Drift Reduction. Extension FactSheet, Food, Agricultural and Biological Engineering, 590 Woody Hayes Dr., Columbus, OH 43210.
Ozkan H. E. and R. D. Fox, 1998. Recent Trends in Agrochemical Application in the USA. Proceedings of Conference on Measurement and Management of Agrochemical Spraying Quality, Taiwan Agricultural Research Institute, Taichung, Taiwan 413, ROC., p. 43 – 59.
Pergher, G., R.Gubiani and G.Tonetto, 1997. Foliar deposition and pesticide losses from three air-assisted sprayers in a hedgerow vineyard. Crop Protection, vol.16 (1); p.25-33.
Rogers, R. B. And K. Jackson, 1987. Autotrans Windfoil Sprayers. ASAE Paper, No. 87 – 1639, ASAE, St. Joseph, MI 49085.
Smith, D. B., F. D. Harris, and B.J. Butler, 1982. Shielded Sprayer Boom to Reduce Drift. Transactions of the ASAE, 25 (5): 1136 – 1140, 1147.
Watson, D.G. and R.L. Wolf, 1985. Air Carrier Technique for Row Crop Spraying Application. Transactions of the ASAE, 28(5):1445-1448.
Western, N.M., E.C.Hislop, P.J.Herrington and S.A.Woodley, 1985. Relationship of Hydraulic Nozzle and Spinning Disc Spray Characteristics to Retention and Distribution in Cereals. BCPC Monograph 28, Symposium on Application and Biology, pp.191-199, BCPC Publications, Surrey.
Zhu, H., D.L.Reichard, R. D. Fox, R. D. Brazee, and H.E. Ozkan, 1994. Simulation of Drift of Discrete Sizes of Water Droplets from Field Sprayers. Transactions of the ASAE, 37 (5): 1401 – 1407.