Giresun ilimiz de 1 milyon 172 bin dekar alanda ortalama 70 bin ton fındık üretimiyle çoğunlukla Ordu ilimizin ardından üretimde ikinci sırayı almaktadır. Özellikle Giresun tombul denilen fındık türü, kalite açısından en ön sırada gelmekte ve yurt içi ve uluslararası piyasada en çok talep edilen ürün olmaktadır. Bu kadar önemli bir ürünümüz olan fındıkta, sorunlarımız bir türlü bitmiyor. Son yıllarda hastalık ve zararlılar da fındık üretimimizi gittikçe zorlaştırıyor.
Mevsimsel
değişikler; fındıkta külleme, bakteriyel yanıklık, fındık mozaik hastalığı, dal
kanseri, kök çürüklükleri, çotanak yanıklıkları ve çürüklükleri gibi önemli
hastalıkların daha fazla görülmesine neden olmuştur. Turunçgil uzun antenli böceği, Trabzon ili Maçka
ilçesinde görülüyor. Ülkemizdeki tüm fındık alanlarını tehdit ediyor. Fidanları
çok kısa sürede, ağaçları ise zaman içinde kurutup deviriyor. Zararlının
taşınması halinde tüm turunçgil alanlarını da tehdit ediyor. 68 bitki türüne
zarar verebiliyor. Bu zararlıyla mücadele ülkemizde yapılamıyor.
İç ve dış karantinaya tabi
tutuluyor. Trabzon’un Maçka ilçesinde imha programı yapılması bekleniyor.
Kahverengi kokarca, Gürcistan sınırında Artvin ilinin Hopa,
Kemalpaşa, Borçka ve Arhavi ilçeleri ile Rize ilinin Fındıklı ilçesinde
görüldü. Karantinaya tabi bir zararlı türü olması nedeniyle Tarım ve Orman Bakanlığı
tarafından bölgede karantina tedbirleri uygulandı. Bu zararlı 300’den fazla
bitki türüne zarar verebiliyor. Gürcistan’da fındık bahçelerine verdiği zarar
yüzde 75’e kadar ulaştı.
Fındık kurdu ve yeşil kokarcası, fındık alanlarının büyük bölümünde yaygın olarak bulunuyor. Zarara yol açma potansiyeli yüksek. Kültürel mücadeleye dikkat edilmeli.
Kimyasal mücadelesi de mevcut.
Uygun ilaçlarla zamanında ve tavsiye edilen
dozda mücadele yapılmalıdır.
Ziraat Odaları olarak biz elimizi taşın altına koymaya hazırız. İmha çalışmalarında Tarım ve Orman Bakanlığımız başta olmak üzere, belediyeler, sivil toplum kuruluşlarımız, Oda ve Borsalarımız ve üreticilerimiz hep birlikte hareket etmelidir.
Biz, zamanında gerekli uyarıları
yapıyoruz. Konuyla ilgili uyarı ve taleplerimizi Tarım ve Orman Bakanlığımıza
ve ilgili yerlere iletiyoruz. Herkes duyarlı bir şekilde hareket etmelidir.
Ülkemiz için büyük önem taşıyan
meyveciliğimizin geleceğini düşünmelidir.
Çiftçimiz,
artan girdi fiyatları altında ezilmiş durumdadır.
Gübre, ilaç gibi girdilerin fiyatları yükseldi. Sık
sık yağış olması da ilaçlama maliyetini artırdı. Gübreden işçiye maliyetler
genel olarak arttı. Hastalık ve zararlılar da verimi düşürünce birim başına
maliyet daha fazla yükseldi. Kısaca, hastalık ve
zararlılar nedeniyle üreticimizin zararı büyüktür. Maliyetlerimiz de artmıştır.
Fındıkta
fiyatın tatmin edici olması üreticimiz açısından çok önemlidir. Burada Toprak
Mahsulleri Ofisi (TMO) önem taşımaktadır. Serbest piyasa adı altında çalışan tekelci yapı, piyasa üzerinde her türlü
baskı ve oyunu oynamakta, fındık fiyatları üzerinde spekülasyon yapmaktadır. Üreticimiz,
alıcılar karşısında ekonomik açıdan örgütlü değillerdir. Ürünü piyasadaki
talebe göre piyasaya sunamamaktadır. Lisanslı depolar yetersizdir. İşleyen bir ürün
ihtisas borsası sistemi yoktur.Üretici borç yükü altında ezilmekte, bir an önce
elindeki fındığı ederinden değil de piyasada oluşan fiyata razı olarak satarak
borcundan kurtulma yolunu izlemektedir. Bu nedenle üreticinin korunmasının yolu,
kesinlikle TMO ya da bir başka müdahale kurumunun piyasada daimi olarak bulunmasından
geçer.
Lisanslı depolar da fındık
piyasasındaki istikrar açısından önemlidir. Fındık üreticimizin lisanslı
depolarla ilgi göstermesi isteniyorsa, bu depoların üreticimize avans vermesi
gerekir.
Buna karşın, üreticilerimiz
tüccara emanete bıraktıkları fındık karşılığında rahatlıkla avans alabilmekte,
gübre, ilaç gibi girdiler için ihtiyaç duydukları parasal kaynağı buradan karşılayabilmektedir.
Lisanslı depolara ürün koyan üreticilerimize verilen destek de yetersizdir.
Tüccar, nakliye, hamaliye masraflarını da üreticiden talep etmemektedir.
Bu sorunlar çözülürse
üreticimiz lisanslı depolara yönelir.Fındık rekoltesinin yüksek gerçekleştiği
yıllarda üretilen fındığın tamamının pazarlanmaması ve devir stoku oluşturması
da önemli bir sorundur. Geçmişte olduğu gibi TMO’nun alım yaptığı yıllarda
fındığı yurt dışında satabilmesi için de yetkilendirilmelidir.
Fındık piyasası spekülasyondan uzak
tutulmalıdır. Rekolteyi Bakanlığın yapması kararını kabul eden ihracatçı ve borsaları,
sözlerinin arkalarında durmalıdır ve Bakanlık tarafından açıklanacak rekolteyi beklemelidir.
Bizler, Ziraat Odaları olarak rekolte konusunda sözümüzün arkasında durduk.
Bugüne kadar ayrı bir rekolte
tahmin çalışması yapmadık. Buna karşın İhracatçı Birlikleri, her yıl rekolte
tahmininde bulunmaktadır. Buna karşın İhracatçı Birlikleri, her yıl rekolte
tahmininde bulunarak rekolteyi kamuoyuna açıklamaktan çekinmemişlerdir. Ancak
kendilerine hiç bir yaptırım uygulanmamıştır. En son, ABD’deki Uluslararası
Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi’nin (INC) toplantısında, İhracatçı
Birlikleri, sözlerinin arkasında durmayarak, ülkemizin fındık rekolte tahminini
775 bin ve 40 bin tonluk stokla 815 bin ton olarak açıklamışlardır.
Şimdi sormak gerekir.
İhracatçı Birlikleri, neye
dayanarak, yangından mal kaçırır gibi bu açıklamayı yapmıştır? Tarım ve Orman
Bakanlığımızın rekolte tahminini neden beklememişlerdir? Amaç, rekolteyi yüksek
gösterip üretici fiyatlarını düşürmektir.
Haksız kazanç elde etmektir.
Sömürü düzenini sürdürmektir.
Tarım ve Orman Bakanlığımız olaya müdahil
olmalı, üreticimizin haklarını korumalıdır. Rekolte tahminini spekülasyonlara
mahal vermeyecek şekilde ilgili tüm kesimlerin katılımıyla deklare etmelidir.
Fındık Çalıştayı’nda Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Bekir Pakdemirli, piyasada
regülasyonun olmaması durumunda TMO olarak bölge çiftçisinin, insanının ve
üreticisinin her zaman yanında olacaklarını açıklamıştır. Biz bu sözün yerine
getirileceğine inanıyoruz. Fındık hasadına başlanmadan önce,
Temmuz ayı sonuna kalmadan,
üretim maliyetleri de göz önüne alınarak fındık fiyatının belirleneceğini,
TMO’nun alacağı fındık miktarının açıklanacağını bekliyoruz.
Zamanında yapılan açıklama,
hem üreticiyi hem de fındık piyasasını rahatlatacaktır.
2009 yılında 150 lirayla başlayan, 2013
yılında 160 liraya, 2014 yılında 170 liraya çıkarılan alan bazlı destek,
çiftçimizin bahçede kalması ve üretimine devam etmesi açısından çok önemlidir. Alan bazlı destek, fındık fiyatlarının ürün maliyetlerin altında
kaldığı yıllarda üretici için can simidi durumundadır.
Bu destek günün şartlarına
göre belirlenmeli, artarak devam etmelidir.
Ziraat
Odaları olarak amacımız sömürüden uzak, üreticimizin fındığını ederinden
sattığı, makul ve istikrarlı bir gelire sahip olmasıdır. Fındıktan üreticimiz,
tüccarımız, sanayicimiz, ihracatçımız, esnafımız hemen bütün taraflar çok daha
fazla gelir elde edebilir. Yeter ki hakça bir düzen kurulsun, fındıktaki
sorunlarımız çözülsün. Bu duygu ve düşüncelerle yaklaşan fındık hasadının başta
üreticimiz olmak üzere bütün taraflar açısından bereketli geçmesini diliyorum.